tip6
MARUL(Lactuca sativa L.): Hepimizin bildiği bu sebze nemli ve güneşli yerleri sever. Toprağı ya yanmış gübre ile ya da "komposta" denilen gübre ile gübrelenir. Marul tohumu sonbaharda tohum yastığına serpme olarak ekilir. Ve üzeri biraz çürümüş gübre ile örtülür, bastırılır. Sularken süzgeçli kova kullanılmalıdır. 3-4 yaprak olunca, 30-40 cm aralıklarla yerlerine dikilir, iyice göbeklenince toplanır. Şifası tohumunda ve taze yapraklarındadır.
Karaciğer yorgunluğu, şeker ve müzmin bronşitte; 5 gram marul tohumu, yada göbek yakınından alınmış 80 gram marul yaprağı, 1 litre suda haşlanır, bu çay yemek aralarında birer çay bardağı içilirse çok yararlıdır.
Alkol sarhoşluklarında; Havanda iyice dövülmüş ve un haline getirilmiş marul tohumlarından biraz suyla bir çorba kaşığı dolusu yutmak kişiyi rahatlatır.
MAYDANOZ(Apuim petroselium L.): Sofralarımızdaki salataların ve yemeklerin vazgeçilmez çeşnisi olan maydanozun iki türü vardır. Biri yaprak maydanoz, öteki ise kök maydanozdur. Maydanoz tarlasına önceden yanmış çiftlik gübresi konulur. Kök maydanozuna taze çiftlik gübresi kullanılmamalıdır. Kimyasal gübrelerde verilebilir. Maydanozun yetiştirilmesi oldukça kolaydır. Bahçelerde tohumu küçük ocaklar içine ekilir. Sıravari ekilecekse sıralar arasına 5 cm bir aralık bırakılmalıdır. Ekildikten 4 hafta sonra çimlenir. Sık sık su ister. Daha çok gölgelik yerleri sever. Maydanoz ekildikten iki ay sonra tamamıyla yetişmiştir. Toplanmaya başlanır. Kökünden çıkarılmadan koparılır veya kesilir. Sulandıkça yeniden yaprak verir. Sağlık bakımından C vitamin deposudur.
- Midede hazım kolaylığı
; midenin büyük dostu olan bu doğa nimeti, hazmı kolaylaştırdığı gibi, başka hastalıklarından da önemli şifa kaynağıdır.
- Karaciğer yorgunluğunda, hafif ateşte, adet düzensizliğinde, hazım zorluklarında
; 20 gram maydanoz, 1 litre suda haşlanır ve bu çay ara sıra birer kahve fincanı içilirse çok faydalıdır.
- Egzama yaraları için
; bir su bardağı dolusu maydanoz, bir su bardağı tuvalet ispirtosu ölçüsü ile uygun bir kapta bir hafta bekletilirse, elde edilen losyon çok faydalı bir pansuman ilacıdır.
- Bulantılarda ve nefes darlıklarında
; bir tutam maydanozu iyice çiğneyerek yutmak kişiyi rahatlatır.
MELEKOTU(Angelica sylvestris L.): Bir kır bitkisidir. Dalları uzun, yaprakları genişçedir. İlkbaharda ufak dallarının ucunda top top hafif yeşile benzeyen beyaz çiçekleri açar. Şifası dalları ve köklerindedir. Bunlar yazın toplanıp, gölgede kurutularak kapalı kutular içinde saklanır.
- Astım, hava yutma ve adet bozukluklarında
; 30 gram melek otu kökü ufalanarak 1 litre suda haşlanır. Yemeklerden önce birer çay bardağı içilirse çok faydalıdır.
- Sürekli hazımsızlık çekenler için
; 15 gram melek otu, dalı ufalanarak 2 fincanlık cezvede kaynatılıp içilirse, etkisini hemen gösterir.
MELİSA(Melissa officinalis L.): Buna oğul otu da denilmektedir. Çok hoş kokulu bir kır bitkisidir. Hemen her yerde yetişmektedir. Bahçelerde daha çok çit yapmak için parmaklık kenarlarına, setlere dikilir. Kendi haline bırakılınca uzayıp gideceği için, sık sık budamalı, böylece dalların, yaprakların sıklaşması sağlanmalıdır. Yeni dikildiği günlerde çok su isterse, kökleri derine varınca, fazla sulanması gerekmez. Arılar bu bitkiyi çok sever. Bu nedenle oğul otu denir. Çok şifalıdır. Eczacılıkta Melisa ruhu denen yağı birçok sinir, mide ve kalp ilaçlarının yapımında kullanılır.
- Astım, baş ağrısı, bağırsak sancıları, adet düzensizliklerinde
; 10 gram Melisa, iki fincanlık bir cezvede kaynatılıp içilirse, çok şifalıdır. Ancak bu çayı her seferinde taze olarak hazırlamak gerekir.
MENEKŞE(Viola dorata L.) : İlkbaharın en güzel, n yaygın çiçekleri arasındadır. Kır menekşesi, ya da mor menekşe denen kokulu ve hercai menekşe denen alacalı iki türü vardır. Kokulu menekşe yürek biçimindeki yapraklarının ortasında küpe biçiminde çiçekler açar. Tohumdan yetiştirilir. Hercai menekşe'nin ise yaprakları uzunca ve yırtmaçlıdır. Çiçekleri sarılı, kırmızılı, morlu, türlü renklerde olur. Fazla kokulu değildir. Tohumdan üretildiği gibi, top halindeki kökleri ayrılıp dikilerek de yetiştirilir. Bu iki tür menekşede besili, yumuşak toprakları sever. Kokulu menekşe ağaç diplerinde, gölgelik yerleri sever. Hercai menekşe pek yer ayırt etmez, ancak bol su ister. Menekşenin şifası taze ya da kurutulmuş çiçeklerindedir.
- Bronşit ve grip için
; 10 gram kurutulmuş menekşe çiçeği 1 litre suda kaynatılarak, yemek aralarında birer çay bardağı içilirse, göğsü yumuşatır, halsizliği alır, hastayı terletir.
- Peklik için
; 10 gram taze menekşe çiçeği, 1 litre suda kaynatılır ve sabahları aç karnına birer çay bardağı içilirse çok faydalıdır.
MERCİMEK(Lens culunaris L.): Mercimek, yurdumuzda severek tüketilen bir baklagil bitkisidir. Kırmızı ve yeşil olmak üzere iki türü vardır. İkisi de bitkisel proteince zengindir. Şifası insanlarca yemeği ve çorbası yapılan tanelerindedir.
- Şeker hastalığında
; kandaki şekeri düzenlemeye yarayan lifler içerir. Kırmızı mercimek özellikle selenyum açısından da zengindir. Şeker hastalarının diyetinde bulunursa kan şekerini düzenleme etkisi nedeni ile faydalıdır.
MEYANKÖKÜ(Glycyrrhizza glabra L.): Bu bitkiye halk arasında Biyan'da denir. Ilık iklim koşullarını seven, bu yüzden ülkenin güneyinde yetişen bir kır bitkisidir. Meşrubat sanayinde meyanbalı kullanılır. Sapı ve kökü toprak altındadır. Dantel gibi yaprakları arasında, yazın salkım şeklinde mavi çiçekler açar. Şifası köklerindedir.
- Müzmin bronşit ve gırtlak yanması için
; 50 gram meyankökü, 1 litre suda haşlanır. Günde birkaç kez birer çay bardağı içilirse, çok şifalıdır.
- Ses kısıklığında ve boğazdaki tahrişlerde
; meyan balı çok etkilidir. Bu bitkinin kökleri su ile kaynatılıp suyunun uçurulması ile bal hazırlanır. Küçük, mercimek büyüklüğünde bir bal parçası alt çenede diş kökünün üst kısmına konarak yavaş yavaş eritilirse çok faydalı olur.
MÜRVER(Sambucus nigra L.): Hanımeli ailesinden bir ağaçtır. İlkbaharda demetler halinde beyaza yakın sarı çiçek açar. Mürver besili, yumuşak topraklarda iyi yetişir. Toprak önceden gübrelenmeli, fidan dikildikten sonra bolca sulanmalıdır. Şifası, taze yapraklarında ve çiçeklerindedir. Çiçekleri gölgede kurutularak kullanılır.
- Grip, bronşit ve böbrek taşı sancılarında
; 20 gram mürver çiçeği, 1 litre suda haşlanır ve yemek aralarında birer çay bardağı içilirse çok şifalıdır.
- Hemoroit için
; bir su bardağı dolusu mürver yaprağı havanda iyice dövülerek, bir fincan zeytinyağı ile yoğrulursa, bununla yapılacak kompres insanı rahatlatır.
- Güzellik için
; 50 gram mürver çiçeğini 1 litre suda haşlayarak hazırlayacağınız çay, gözler için değerli bir banyodur. Bu banyo, göz kızarıklığını aldığı gibi, kirpikleri de gürleştirir.
NANE(Mentha piperita L.): Kolay yetişen, hoş kokulu bir bitkidir. Su nanesi, yaban nanesi, yeşil nane gibi çeşitleri vardır. Bahçelerde yetiştirilip, yemeklerde kullanılan yeşil nanedir. Nane, serin yumuşak ve gölgelik toprakları sever. Filizleri ilkbaharda ana kökten ayrılıp, önceden gübrelenmiş toprağa dikilir. Çabuk büyür. Yaprakları kesilip, alındıkça yeniden verir.
- Astımda, nefes darlığında
; taze nane yaprağını ya da iki tatlı kaşığı kuru naneyi dilinmiş çeyrek limonla beraber iki tatlı fincanlık bir cezve suda kaynatıp içmek rahatlık verir.
- Hıçkırık tutmuş da devam ediyorsa
; sıcak suya 5-6 tane, nane yaprağı, ya da 1 çay kaşığı, kuru nane atıp biraz bekleterek içmek etkisini hemen gösterecektir.
PAPATYA(Matricaria sp.): Papatya kırlarda en çok rastlanan bitkilerden biridir. İlkbaharda, yaz ortasında dağları, kırları, bahçeleri bir halı gibi süsler. Ortası sarı, kenarları beyaz olan bu güzel çiçeklerin göz alıcı bir görünüşü vardır. Göbeğin çevresindeki taç yaprakları sarı olanına papatya denir. Şifası gölgede kurutularak kapalı kutular içinde saklanan çiçeklerindedir.
- Karaciğer yorgunluğunda
; 10 gram papatya kurusu, iki fincanlık bir cezvede suyla 10 dakika kadar kaynatılıp, yemek aralarında içilirse çok şifalıdır.
- Bağırsak sancılarında, mide yanmalarında ve sürekli hazımsızlıklarda
; 50 gram papatya kurusu, 1 litre suda haşlanıp, yemek aralarında birer çay bardağı içilirse çok faydalıdır.
- Güzellik için
; sık sık pınarları çapaklanan gözler için yukarıdaki çayla yapılan göz banyosu çok faydalıdır.
REZENE(Foeniculum vulgare L.): Kayalık yerlerde yetişen bu bitkiye Raziyane'de denir. Boylu bir ottur. Gevrek yaprakları vardır. Salata olarak yenildiği gibi, önce yeşil renkte ortaya çıkan ve olgunlaştıkça sarımsı hale dönen meyvesi turşularda kullanılır. Çok lezzetlidir. Şifası gölgede kurutularak saklanan olgun meyvelerindedir.
- Damar setliği, hava yutma ve sürekli hazımsızlıklarda
; 30 gram kuru Rezene meyvesi, 1 litre suda haşlanır. Bu çay yemeklerden önce birer çay bardağı içilirse çok faydalıdır.
SARMISAK(Allium sativum L.) : Her mutfakta her tür yemeğin çeşnisi olan sarmısağın keskin kokusu içindeki "allyl sülfür" maddesinden gelir. Eskiden beri yüksek tansiyonu olanlara tavsiye edilen şifası, bu maddeden gelir. Ev ilaçları arasında önemli bir yeri vardır.
- Yüksek tansiyonda
; 6 diş sarımsak havanda dövülür ve 1 kahve fincanı votka içinde 1 hafta bekletilir. Sonra uygun bir şişeye süzülür. Bu halk ilacından her gün yarım kahve fincanı suya 10 damla konularak içilirse, çok faydalıdır.
- Astımda
; yukarıdaki gibi hazırlanan halk ilacından her gün 1 kesme şeker üstüne, 10 damla damlatılarak yenilmesi çok yararlıdır.
- Nasırda, siğillerde
; 1 baş sarımsak, yağlı kağıda sarılarak sıcak külde pişirilir. Ezilerek nasır üstüne bağlanırsa, birkaç gün içinde nasırı olgunlaştırıp söker. Siğillere de aynı şekilde uygulanırsa çok iyi gelir.
SOĞAN(Allium cepa L.): Her mutfakta bulunması zorunlu olan soğanın birçok türü vardır. En makbulü genelde çiğ yenen kırmızı soğandır. Kırmızı soğanda "flavanol" maddesi bulunur.
- Dolamada
; sıcak külde közlenmiş kuru soğanın zarını çıkarıp sarmak sancıyı alır ve dolamayı olgunlaştırır.
- Başağrısında
; bir baş soğan ince kıyılarak haşlanır ve haşlanmış soğan, bir tülbent arasında alına bağlanırsa, ağrıyı dindirir.
- Şeker hastalığında
; bol soğan yemek çok şifalıdır.
- Kalp krizi riskini azaltmak için
; içerisinde flavanol maddesi bulunan kırmızı soğandan her yemekte çiğ olarak biraz yemekte fayda vardır.
- Vücud
a batan ve içinde kalan bir maddeyi atmayı kolaylaştırmak için; bir baş soğan sıcak külde közlenir, yarılır ve içine biraz beyaz sabun kıyılır ve bu yaranın üzerine sarılırsa vücudun içinde kalan yabancı cismin atılmasına yardımcı olur.
- Güzellik için
; soğanla saçlar için bir kepek ilacı da yapılır. Üç baş kuru soğan ince ince kıyılır. Bir u bardağı tuvalet ispirtosunda bir hafta bekletilip, sonra bu losyon bir şişeye süzülür. Saçlarınızı 1 litreye bu losyondan 3-4 damla ölçüsüyle hazırlayacağınız su ile yıkamak kepeği önler. Ancak bu küre bir hafta devam etmek gerekir.
SİNEMAKİ(Cassia augustifolia L.): Baklanın akrabası bir ağaççıktır. Sıcak iklimlerde yetişir. Bize dış ülkelerden gelir. Şifası yapraklarındadır.
- Peklik çekenler için
; bağırsak tembelliği çeken kişiler için, 1 gram sinemaki yaprağı, 2 fincanlık bir cezve suda haşlanır ve sabahları aç karnına içilir. Fazlası bağırsaklarda sancılı buruntu yapar. İyi geliyor diye dozu artırmamak gerekir.
SÖĞÜT(Salix alba L.): Su kenarlarında yetişen bu ağacın yaprakları mızrak ucuna benzer. Genç dallarından alınmış çeliklerle kolayca üretilir. Ülkemizde salkım söğüt, beyaz söğüt, keçi söğüdü, gevrek söğüt türleri çok yaygındır. Şifası yapraklarındadır.
- Uykusuzluk çekenler için
; yatmadan önce 5 gram söğüt yaprağı, iki fincanlık bir cezvede kaynatılır, süzülerek çay gibi içilirse çok şifalıdır.
- Hafif ateşte
; 20 gram söğüt yaprağı 1 litre suda haşlanır, yemeklerden sonra birer çay kaşığı içilirse çok ateşi düşürür.
ŞALGAM(Brassica napus L.): Turp ailesinden bir bitkidir. Ilık iklim koşullarını ve kumlu toprakları sever. Tohumdan üretilir. İlkbahar ve sonbaharda iki kez ekilebilir. Çabuk filizlenir. Yaprakları parçalı ve üstü hafif tüylüdür. Sarı çiçekler açar. Etli ve sulu olan, iri ve genelde yumru biçiminde olan kökü yenir.
- Yaşlıların ayak üşümelerinde
; yaşlılarda görülen ayak üşümelerinde etlice soyulmuş 2 şalgam kabuğu, 1 çay bardağı dolusu ısırgan otu, 1 litre su ölçüsüyle kaynatılarak hazırlanan banyo çok şifalıdır. Ayaklar iki kez ılık ılık kullanılacak bu suyla banyo yapılırsa, üşüme kaybolur.
- Güzellik için
; 1 baş rendelenmiş şalgamı, yüze maskeleyerek 15 dakika kadar beklemek sivilcelere çok iyi gelir. Cilde canlılık verir. Maske temizlendikten sonra yüzün, bol soğuk su ile yıkanması gerekir.
ŞAHTERE(Fumaria officinalis L.): Kendiliğinden boş tarlalarda yetişen bir kır bitkisidir. Dalları mavimsi, yaprakları düzensiz, yaz başında açmaya başlayan çiçekleri, türlerine göre koyu fildişi, pembe, erguvan rengindedir. Şifası "Fumarin" ve "Fumarik Asit" denen iki madde bakımından zengin olan yapraklarındadır. Bu bileşimin kan arındırıcı özelliği vardır.
- Karaciğer yorgunluğu ve iştahsızlık çekenler için
; 30 gram şahtere, 1 litre suda haşlanır, yemeklerden önce birer çay bardağı içilir.
ŞERBETÇİOTU(Humulus lupulus L.): Hanım eli gibi sarılarak tırmanan kendir ailesinden güzel ve ekonomik değeri olan bir bitkidir. Yaprakları karşılıklı yürek biçiminde, damarları belirgin ve düzgündür. Yumurtamsı kozalaklar verir, bunlar eskiden beri şerbetçilikte kullanılır. Çiçekleri ve bunlardan oluşan kozalakların üstü "lüplün" denen acı ve hoş kokulu sarı bir tozla kaplıdır. Biraya hafif lezzetini veren bu maddedir. Ev ilaçları arasında gölgede kurutulan çiçeklerinin yeri vardır.
- Damar sertliği, kansızlık, sinirlilik hali, hazımsızlık, hastalıklardan sonra nekahet döneminde
; 20 gram şerbetçiotu çiçeği, 1 litre suda haşlanır, yemeklerden sonra birer çay bardağı içilirse şifasını kısa zamanda gösterir.
- Adet düzensizliklerinde
; Şerbetçiotunun yukarıdaki çiçek çayı, iki fincanlık bir cezve suya 15 gram çiçek ölçüsüyle hazırlanır ve sabahları aç karnına içilir.
ŞİMŞİR(Buxus sempervivens L.): Yapakları dört mevsim canlı, yeşil kalan ve genellikle parklarda çit bitkisi olarak kullanılan bir ağaççıktır. Kireçli, çorak toprakları sever. Yurdumuzda çok yaygındır. Şifası yapraklarındadır.
- Güzellik için
; 50 gram taze şimşir yaprağı, 1 su bardağı dolusu tuvalet ispirtosunda 15 gün bekletilir. Temiz bir şişeye süzülür. Saçlar bu losyonla friksiyon yapılırsa parlaklık kazanır.
TARÇIN(Cinnamomun zeylanicum L.) : Defne ailesinden,fakat sıcak ve çok yağışlı iklim koşullarını sevdiği için Hindistan, Seylan gibi uzak doğu ülkelerinde yetişen bir ağaçtır. Kabuğu çok hoş kokuludur. Sofra tarçını bu kabukların dövülerek toz haline getirilmiş şeklidir.
- Grip, halsizlik, hazımsızlık ve bağırsak sancılarında
; 10 gram tarçın kabuğu 1 litre su ölçüsü ile kaynatılır. Acımsı olduğu için şekerle tatlandırılır. Bu çay günde birkaç defa içildiğinde çok şifalıdır.
TURP(Raphanus niger-sativus L.): Salatalık olarak kullanılan bu sebzenin Fındık turpu, Kestane turpu, bayır turpu ve iri kırmızı turp türleri yetiştirilir. Tohumdan üretilir. İlkbahar ve sonbaharda iki kez ekilebilir. Nemli yerleri sever. Taze gübre verilirse yaprakları coşar, fakat kök vermez. Bu nedenle turp ekilecek toprak çürümüş gübre ile beslenmelidir. Kırmızı turp içerdiği zengin miktardaki folik asit ve C vitamini ile gerçekten bir sağlık kaynağıdır.
- Karaciğer yorgunluğunda
; iki yemek arasında 1 kahve fincanı turp suyu içmek, karaciğeri güçlendirir.
- Öksürük nöbetlerinde
; 1 tatlı kaşığı turp suyu içmek iyi gelir.
UNUTMABENİ ÇİÇEĞİ(Origanum vulgare L.): Ballı baba ailesinden, küçük yapraklı, çok güzel bir kır bitkisidir. Buna Mercanköşk, Mercengüş, Merzengüş, Aşkotu, Keklikotu ve Güveyotu'da denilmektedir. İlkbaharda dallarının ucunda demetler halinde küçük pembe çiçekler açar. Dal uçları ve çiçek demetlerinin damıtılması ile elde edilen bu yağ, kozmatik sanayiinde yaygın olarak kullanılır. Şifası çiçeklerindedir.
- Sinirlilik hali, sinirsel öksürükler, hava yutma, yarım başağrısı ve adet düzensizliklerinde
; Bu bitkinin 40 gram çiçeği litre suda haşlanır. Elde dilen çay yemeklerden sonra birer çay bardağı içilirse kısa zamanda şifasını gösterir.
ÜZÜM(Vitis sp): Kırmızı, yeşil, sarı, siyah renkte, çekirdekli, çekirdeksiz ve sofralık şaraplık olmak üzere çeşitli türleri bulunmaktadır. Üzüm dediğimiz meyvesi asma, bağ dediğimiz omcalarda yetişir. Yapraklarından bilindiği gibi nefis sarmalar yapılır. Şifası meyvesi ve meyvesinden elde edilen üzüm suyundadır. Meyvesi mineral maddeler ve özellikle kansere karşı etkili olan "resveratrol" maddesini içerir.
- Kansere karşı vücut direncini, bağışıklığını artırma
; Gerek kırmızı veya gerekse diğer sofralık tiplerini düzenli olarak yemek suretiyle veya sıhhi olarak elde edilen üzüm suyunu düzenli olarak her gün yemek aralarında birer bardak içmek suretiyle vücuda enerji ve direnç kazandırılır. Kuru üzümü de gerek doğrudan yemek aralarında 50 gram civarında doğrudan yiyerek veya hoşafını elde edip içerek günde birkaç bardak içerek gerekli hasta vücuda iyileşmesi için gerekli enerji sağlanabilir.
YULAF(Avena sativa L): Tahıllar ailesinden olan bu bitki, diğer ülkelerde insan gıdası olarak yaygın olarak kullanılmasına rağmen, yurdumuzda genellikle hayvan yemi olarak kullanılmaktadır. Şifası tanelerindedir.
- Şeker hastaları için
; 30 gram yulafı, 1 litre suda haşlayarak elde edilen su, yemeklerden sonra birer çay bardağı içilirse çok faydalıdır.
- Adale ağrılarında
; 100 gram yulaf, 1 su bardağı sirkede kaynatılarak elde edilecek yulaf lapası, ısıtılarak, bir tülbent içinde ağrıyan yere bağlanırsa, ağrıyı keser.
ZEYTİN AĞACI(Olea europea L.): Ülkemizde Akdeniz, Ege ve Marmara bölgelerinde yaygın olarak yetiştirilmektedir. Uzun ömürlü bir ağaçtır. Meyvesini biraz geç yaşta vermeye başlar. İyi ürün alabilmek için iyi bakı ister. Meyvesinden ve yaprağından elde edilen yağı ile eskiden beri ev ilaçları arasında önemli bir yere sahiptir.
- Şeker hastaları için
; 60 gram taze zeytin yaprağı havanda dövülür. Bu ezme 1 litre soğuk suda yarım gün bekletilir. Yemek aralarında birer çay kaşığı içilirse şifalıdır.
- Peklik çekenler için
; sabahları aç karnına birer çorba kaşığı zeytin yağı içmek çok faydalıdır.
- Ateş düşürmek için
; 50 gram zeytin yağı, 1 litre suda kaynatılır ve bu çay yemeklerden önce birer çay bardağı içilirse ateşi düşürür.
- Yüksek tansiyon için
; yukarıdaki bahsedilen çaydan günde birkaç bardak içildiğinde tansiyonu dengeler.
- Kalp hastalığından korunmak için
; Zeytinyağını yemeklerde kullanmak, katı yağları azaltmak kalp ve damar tıkanıklığı hastalıklarından korunmak için çok önemlidir.